35 yılı aşan sürede 3 bin çiftle yaptıkları bilimsel çalışmalar
sonucunda geliştirdikleri Gottman Çift terapisi ile Dr. John ve Dr. Julie Gottman evlilik ve ilişkilerle ilgili insanların aklını kurcalayan bir çok hakikati ortaya çıkarmışlardır.
Evlililik niçin ve ne zaman güç görünür? Kimi birliktelikler ömür boyu uyum içinde sürerken, neden kimisi saatli bomba gibi tıklar? Bir evliliğin kötü gitmesi nasıl önlenebilir ya da zaten kötü gitmekte olana bir evlilik nasıl kurtarılır? Bir çiftin mutlu beraberliğini devam mı ettireceği, yoksa yoldan mı çıkacağı tahmin edilebilir mi?
İlişkilerde Mahşerin Dört Atlısı Şunlardır
Gottman metodu ile terapist eşliğinde etkileşimleri izlenen bir çiftin evliliklerinin başarılı mı başarısız mı olacağı %90 oranında tahmin edilebilmektedir. Bu etkileşim sırasında olumsuz sonucu yordayan bir çok belirti vardır. Ben burada bunlardan “mahşerin dört atlısı” dediğimiz, hızla tırmanmalarına izin verilirse ilişki açısından ölümsüz sonuçlara neden olan etkileşim şeklinden bahsedeceğim. Bu dört atlının nal sesleri ilişkinin tam da kalbinde şu sırayla duyulur: Eleştiri, küçümseme, savunmacılık ve duvar örme.
İlişkilerde Mahşerin Dört Atlısı : Eleştiri
Eleştiri: Beraber yaşadığımız kişi hakkında elbetteki her zaman şikayetlerimiz olacaktır. Ancak şikayetle eleştiri arasında dünya kadar fark vardır. Şikayet eşinizin başarısız olduğu bir eyleme yöneliktir. Eleştiri ise eşinizin karakterine veya kişiliğine yönelik bazı olumsuz sözleri de içine alan daha genel bir şeydir. “Banyodan sonra ıslak havluyu yatağın üstüne attığın için sana kızgınım, bunu böyle yapmayacağın konusunda daga önce anlaşmıştık” demek bir şikayet iken, “Niçin bu kadar pasaklısın, hiç bir şeyi umursamıyorsun” demek bir eleştiridir. Bu ve benzeri eleştirilerde kendinizin ya da eşinizin sesinin yankılandığını duyuyorsanız yanlız değilsiniz. İlk atlıya ilişkilerde çok sık rastlanır. Bu nedenle hemen boşanma avukatının yolunu tutmanız gerekmiyor. Eleştirinin kötü yanı, yaygınlaştığında, çok daha ölümcül olan diğer atlının gelmesine yol açmasıdır.
İlişkilerde Mahşerin Dört Atlısı : Küçümseme
Küçümseme: Diğer bir değişle hor görme. Örneğin çiftlerden biri unutmamak için kendine iş listesi yaptığında diğeri “ne yani listelerin gerçekten işe yarayacağını mı sanıyorsun, eminim işler artık tıkır tıkır yapılacaktır, bence senin hiç unutmayacağın tek şey televizyonun karşısına geçerken hazırlayacağın patlamış mısırdır” diyorsa burada iğneleme, kuşkuculuk ve hor görme vardır. Sıfat yakıştırma, göz devirme, küçümseme, alay etme ve kara mizah da öyledir. Hangi şekilde olursa olsun dört atlının en kötüsü olan küçümseme, tiksinmeyi ima ettiği için ilişkiyi zehirler. Eşlerden biri diğerine kendisinden tiksindiği mesajını verirken bir sorunun çözülmesi gerçekten imkansızdır. Küçümseme, uzlaşma yerine daha fazla çatışmaya yol açar. Hor görme, eşinize karşı içinizde kaynayan olumsuz düşüncelerle ateşlenir ve yakın akrabası olan kavgacılık da ilişki için aynı derecede ölümcüldür.
İlişkilerde Mahşerin Dört Atlısı : Savunmacılık
Savunmacılık: Eşiniz sizi eleştirdiğinde kendinizi savunmaya geçmeniz şaşırtıcı değildir. Bu anlaşılabilir bir şey olsa da araştırmalar bu yaklaşımın istenen sonucu pek doğurmadığını göstermektedir. Saldırıya geçen eş, pes etmez ya da özür dilemez. Bunun nedeni, kendini savunmanın bir çeşit karşı tarafı suçlama olmasıdır. Söylenen asıl şey “sorun bende değil, sende” dir. Bir taraf kendini savundukça açıklamalar yaptıkça saldırıya geçen eş “ah evet şimdi anlıyorum” demez, mazereti duymazlıktan gelir, söylediği şeyi dikkate bile almaz, hatta konunun içeriğine göre ahlak dersi vermeyi veya öğretmenmiş edasını abartarak onun da aynı şeyi yapmamasının ne kadar iğrenç olduğu sonucuna varır. Savunmacılık çatışmayı tırmandırır, ölümcül olmasının nedeni de budur.
İlişkilerde Mahşerin Dört Atlısı : Duvar Örme
Duvar Örme: Tartışmaların sert başlayıp, eleştiri, küçümseme ve kendini savunmayla devam ettiği ilişkilerde, en sonunda eşlerden biri iletişimi keser. İşte bu, dördüncü atlının habercisidir. İşten eve geldiğinde eşinin eleştirileriyle karşılaşan ve bilgisayarına gömülen bir kocayı düşünelim. Ne kadar az tepki verirse eşi de o kadar az bağrırır. Sonunda adam ayağa kalkıp odayı terkeder. Karısıyla yüzleşmek yerine, bağlantıyı keser. Ondan uzaklaşarak, yanlızca kavgadan değil, evlilikten de kaçar. Araya duvar örmüştür. Hem kadın hem erkek de duvar örebilir ama yine de duvar örme erkeklerde daha sıktır. Duvar örme, diğer üç atlıya göre ilişkinin daha sonraki aşamasında gelir. Kişiler artık şikayetlenmelerinin diğerini etkilemediğini düşünmeye başlarlar. Ancak bu yanıltıcıdır. İnsanlar genellikle dolup taşma hissine karşı bir koruma olarak duvar örerler. Detaylı bilgi için http://www.zuhaldogruer.com/iletisim ziyaret edebilirsiniz.